Genel itibarıyla, Hayırları izhar, şerleri izmar etmemek şeklinde formüle edilen ve kınayanın kınamasına aldırmamak esası üzerine kurulu olan Melâmetîlik, Türklerin İslâmlaşma sürecinde hatırı sayılır derecede varlığını hissettiren Horasan sûfîliğinin temel özelliğini oluşturmaktadır. Bu bakımdan anılan düşünce ve hareket, Türk din ve tasavvuf tarihi açısından ayrı bir önemi haizdir. Bu yönüyle eser, sadece tasavvuf ilmine değil, tarih, kültür tarihi ve sosyolojiye de önemli malzemeler sunmaktadır.