Sevad-ı Azamla olan irtibatımız aynı zamanda İslama olan sahih teslimiyetimizin ilanıdır. Bu ilan Asr-ı Saadetten beri hep böyle olageldi. Ancak bir kısım nev-zuhûr ilahiyatçı zevat bu ilişkiyi ve bu ilişkinin inşa ettiği ilmî usulü hurafe kaynağı olarak tesmiye ettikten sonra, nefsî mülahazalarını din diye ileri sürmeye başladı. Kendisiyle varlığı anlamlandırdığımız, bizi biz yapan Usulümüzü terk ettikten sonra çaresiz maruz kaldığımız modern duruma tam da burada el atıyor mezkûr zevat. Böylece modern durumda Modern Fetvalar serdediliyor yani Çağdaş Hurafeler. Bu kitap, çağdaş hurafelerin kadim ilmî usulümüz karşısındaki aciz durumunu ve bidat halini ifşa ediyor.