Ortak deneyim, davranış ve değer kalıplarının da içinde yoğrulduğu kapsamlı anlam bütünlüklerinin muhafazası ve aktarılması, tüm modern-öncesi toplumların birincil kurumlarının en temel işlevlerinden biri olmuştur. Bu durum, modernitenin tesisiyle sonuçlanan dönemden itibaren değişmiş; başta din olmak üzere bütünlükçü anlam kalıpları zayıflamış ve hatta çöküntüye uğramış ve devamında da büyük çaplı bir anlam krizi meydana gelmiştir. Günümüzün önde gelen sosyologlarından Berger ve Luckmann, bu anlam krizinin önüne geçebilmek için, aracı kurumlar adını verdikleri kurumların modern dönemde yeniden tesis edilmesi gerektiğini öne sürmektedir. Yazarlara göre bu kurumlar, bireylerin öznel deneyim ve eylem kalıplarının toplumsal mutabakata aktarılmasını sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda onların modern dünyada kendilerini tamamen yabancı gibi hissetmelerini engelleyecek olan anlam sabitlemelerini de teminat altına alacaktır. Ancak o vakit, kriz içerisindeki modernitenin tahribatından ya da tehditlerinden bireyin kimliğini kurtarmak ve toplumun özneler-arası uyumunu sağlamak mümkün olacaktır.