Çağımızın insanı, varoluşunu sorgulayıp duruyor.
Oysa varoluşumuz bize hayatı, hayat ise ölümü hatırlatmaktadır.
Hayat ve ölüm nedir?,
Hayat ve ölüm niçin vardır?
Pek çok kişi bu ve benzeri sorulara kendi açısından cevaplar bulup, yorumlar yapmaya çalışmıştır.
Aslında ölüm ve hayat, tüm canlı varlıkları ilgilendirmekle beraber insanlar için daha bir anlamlıdır.
Çünkü diğer varlıklardan farklı olarak insan, ölümünden sonra yaşamı boyunca yaptıklarının hesabını vermekle karşı karşıya kalacaktır.
Ne hayat tercih edilerek kazanılmakta, ne de ölüm arzu edilerek gerçekleşmektedir.
Her ikisi de varlığını, bizde fakat bizden bağımsız olarak sürdürmektedir.
İşte hayat ve bu hayatın kaçınılmaz sonucu olan ölüm, tarih boyunca hakkında en fazla söz söylenen iki gerçek olarak karşımızda durmaktadır.
İslam Dini, hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış prensibini getirerek, dünya-ahiret dengesini kurmuştur. Bu noktada Müslümanlara düşen, bu prensibi hayata geçirmektir.
Çünkü bizi ölümden sonra sonsuz bir hayat ve mutluluk beklemektedir.