Metin Önal bu kitabındaki yazılarda bizi, kendimize, kendi ruhumuzun derinliklerine sürüklüyor. Ama bunu yaparken beylik sözlerden, gevezeliklerden ve geçer akçe sayılan söylemlerden medet ummuyor. İçtenliğini, duyarlı bakışını kaybetmeyen bir yazar olarak, görüp de fark edemediklerimizi, işitip de duymazdan geldiklerimizi yani insanlık durumumuzu hatırlatıyor bizlere. Öptüm Kara Gözlerinden deneyimli bir edebiyat adamının ailesiyle, kendisiyle ve okuruyla hasbıhali
Mengüşoğlu´nu dikkatle okuyanlar, onun en önemli kaynağının, bütün soy sanatçılarda olduğu gibi, çocukluk ve ilk gençlik yıllarındaki gözlem ve izlenimleri olduğunu hemen fark eder. Metin Önal, kendi kuşağının diğer temsilcileri gibi, belki boşlukları doldurma ve arkasından gelenlere rehber olma kaygısıyla, şiirden romana, denemeden incelemeye kadar birçok alanda kalem oynattı. Yazılarıyla, konuşmalarıyla iyi bir dünyanın kurulması için hâlâ gayret gösteriyor.
-A.Vahap Akbaş
Onu ilk gördüğümde eli siyaha yakın paltosunun ceplerinde ve başında kasketiyle, Ulu Caminin batısındaki caddeden Kapalıçarşı´ya doğru iniyordu hızlı adımlarla. İşte, Metin Önal! demişti yanımdakiler. Hayret! Ne, Arkamdan Ağlayacak´ın Şakir´ine benziyordu, ne de hayatın bütün alışkanlıklarına kafa tutan Düş Çemberi´nin Cevdet´ine! Ne tuhaf!
-Âdem Turan