Eğitim ve öğretim, yetişkin neslin bir plan çerçevesinde ve belli bir gaye hedeflenerek, yetişmekte olan nesillerin gelişmesini sağlamak için yaptığı bir çalışmadır. Bu bakımdan, eğitim ve öğretim faaliyetleri, yeni kuşakların yetişmesi için bir plan dâhilinde yapılan bütün faaliyetleri içine alır. Bunun içindir ki eğitim ve öğretim, sadece bir kültürün nesilden nesile intikalini değil, aynı zamanda bunun sonucu olarak toplumun devamlılığını (bekasını) da sağlayan bir faktör olmaktadır, iyi tasarlanmış bir plan ve projeye göre gerçekleştirilen eğitim ve öğretim, toplumun belli bir seviyeye yükselmesine hizmet eder. İşte böyle bir anlayış ve faaliyet sayesinde Osmanlılar, uzun süre toplumlarını, dünya devletlerinden çok azına nasib olmuş bir şekilde zirveye çıkardılar.
Bir kıta görünümünde olan bu coğrafyada hâkimiyetini tesis eden Osmanlı Devleti, farklı ırk, din, dil, mezhep, örf ve âdetlere sâhip toplulukları asırlarca âdilâne bir şekilde idare etmişti. Keza Osmanlı Devletinin emperyalist bir politika gütmemesi, gittiği yere idarî, hukûkî ve bir anlamda kültürel özerklik verip sivil topluma dokunmaması, çağındaki bütün devletlerden farklı olduğunu gösteriyordu.
Bir boşluğu dolduracağına inandığımız bu araştırmamız, ilmî bir metodla ortaya konmaya çalışıldı ve temel kaynakların ışığı altında hazırlandı. Bir giriş ile iki bölümden meydana gelmektedir. Osmanlı dönemi eğitim-öğretimi üzerinde büyük ölçüde etkisi olan ve ana hatlarıyla temas ettiğimiz Osmanlı Öncesi ilk bölümü, daha geniş ve detaylı olan Osmanlı Dönemide ikinci bölümü meydana getirmektedir.