Osmanlı Devleti´nin siyasi yapısı XIV. ve XV. yüzyıllarda hızla gelişeşerek XVI. yüzyılda en mükemmel haline erişti. Tarihçiler bu dönemi Klasik Dönem olarak adlandırmaktadırlar. Osmanlı Devleti´nin klasik dönemdeki siyasi yapısı ve organları, daha önceki Türk ve İslam devletlerinin yüzlerce yıllık deneyim ve birikimlerine dayanmaktadır. Bu kurumlar her türlü gelişme ve değişmeye açık tutulduğu başlangıç dönemlerinde toplumun ihtiyaçlarını yeterli derecede karşılayarak, müşterek hayatın düzen içerisinde sürekliliğini sağladı. Osmanlı siyasi kurumları, biri eski Türk devlet geleneği, diğeri ise İslam Devleti ve siyasi kurumları olmak üzere iki temel kaynaktan besleniyordu. Siyasi egemenliği kullanan en yetkili makam padişah, diğerleri ise padişahın genel vekili olan sadrazam ile divan-ı hümayun´du. Henüz değişmeye başlamamış bir dünyada, merkezi idarenin mutlak egemenliğine dayanan bu siyasi yapı içinde, değişik unsurlardan oluşan kozmopolit ve kalabalık bir nüfus barışı içerisinde yönetilebiliyordu. Ancak, batı dünyasında başlayan gelişmeler etkisini gösterince, geleneksel siyasi yapı yetersiz kalmaya başladı ve giderek, kademeli olarak yerini batı kurumlarına terketti. Doç. Dr. Şükrü Karatepe´nin elinizdeki kitabı, Osmanlı Devleti´nin siyasi kurumlarına tanıma yolunda bir ilk adım sayılabilir.
(Arka Kapak)