Geleneksel İslamcılığın gölgesinde yeni bir siyasal İslam Mısırda, Türkiyede, Endonezyada ve genel olarak Müslüman coğrafyasının bütününde vücut bulmakta: Piyasa İslamı. Batı değerleriyle eklektik bir uzlaşının ürünü bu İslam, Amerikan işletme kültüründen beslenmekte, bireysel başarıyı göklere çıkarmakta, özgüven edinme ve kendini gerçekleştirme stratejilerine methiyeler düzmekte, geleneksel İslami yasakları pazarlamanın ve kitle tüketim kültürünün gerekleri doğrultusunda yeniden yorumlamakta, yumuşatmakta, siyasal İslamın geleneksel hiyerarşik örgütsel yapılanmalarını bertaraf etmekte ve sosyal devletin altını oymaktadır. Görsel, işitsel ve giyime dair İslami algılamaları ve dayanışma şekillerini baştan aşağı değiştiren piyasa İslamının baş aktörleri (dindar girişimciler, batı modernitesinin kurum ve figürleriyle barışmış İslamcı yazarlar, İslami medyatikler) her şeye rağmen ahlakçılıklarından vazgeçememekte ve çoğulcu yaşam tarzlarını hazmedememektedirler. Sosyolojik anlamda yeni kentli burjuvazilerin bayraktarlığını yaptığı bu İslam anlayışının temel amacı Amerikan tarzı muhafazakârlıkla birçok noktada örtüşen benzer bir muhafazakâr devrim tetiklemektir. O halde o çok beklenen Müslüman Aydınlanması idealinden çok uzaklarda, din, ahlak, hayır işleri ve piyasa etrafında şekillenmiş bir fazilet ekseni üzerinde paradoksal olarak değerlendirilebilecek yakınlaşmalar (İslam-Amerika) gayet rahat oluşabilmektedir. Politolog Patrick Haenninin Mısır, Sudan, Fas, Yemen ve Afganistandaki İslamlaşma süreçlerine dair birçok çalışması mevcuttur.