Bursa'nın yaşayan sekiz güzel adamını yazdık. Onların bu dünyadaki seyr'ini. Bir yȃdigȃr bırakmak istedik öncelikle kendimize. Sonra yaşadığımız bu güzel şehre. Bir güzel hȃtıra.
Yazmak, onların seyr'ini anlatmak ne mümkün. Ne haddimize. İşin aslı, gayemiz onları anlamaya çalışmak. Anlamak mümkün mü? Hem anlamasak ne olur ki? Modern bir problem değil mi anlamak. Biz onları anlamasak da severiz.
Sahi güzel insanları biz niye yazarız, niye anlatırız. Bu biraz da kendimizi anlatmak değil midir? Onlardan çok kendi hayȃlimizi, kendi hȃtıramızı, kendi sevincimizi ve kendi hüznümüzü anlatmak değil mi, onları yazmaktan maksat.
Bursa'nın yaşayan güzel insanları. Sekiz güzel insan. Sekiz dost, sekiz hoca. Sadece sekiz kişi mi var sahi? Cahit Zarifoğlu da yedi diyordu başka güzel adamlar için. Durdular ite, çakala karşı yȃrin kapısında diyordu onlar için. Bursa'da yaşayan güzel adamlar, elbette daha çok. Şimdilik bu isimleri yazabildik. Diğerlerini de yazacağız inşallah. İsimleri şimdilik bizde saklı.