Ali Haydar Haksal, düşünce geleneğimizin önemli isimleri üzerine olan çalışmalarına bir yenisini ekledi. Ruh denizinden öyküler anlatan büyük usta Rasim Özdenören´i yazan Haksal, şunları söylüyor: Bazı yazarlar birkaç eseriyle, öykü ve sanat yaşamlarının dairesini kurup tamamlıyorlar. Veya çok kısa zamanda dairelerinin içine sıkışıp kalıyorlar. Ya da belli bir yaş sınırını aşar aşmaz daireleri kapanıyor. Rasim Özdenören, her yeni kitabıyla yeni daireler kuruyor; bir daire tamamlandıktan sonra bir yenisine geçiş yapıyor. Hem kendi öyküsünün önünü açıyor, hem de Türk öykücülüğüne yeni kapılar aralıyor. Hastalar ve Işıklar bir daire; Çözülme, Çok Sesli Bir ölüm bir başka daire; Gül Yetiştiren Adam, başlı başına bir başka daire; Çarpılmışlar ayrı, Denize Açılan Kapı bir başkasını oluşturuyor. Kuyu ile başlayan süreçte ise iç içe geçen, birbirinden ayrı, ama birbirini bütünleyen yeni bir süreç göze çarpıyor. Kuyu, gene aşkın öyküsüdür; ama kahramanları bellidir, parçalar halinde nehir öykü özelliğindedir. Hışırtı ile başlayan, Toz ile devam eden süreç ise, aşk´ı konu olarak da doruklaştıran felsefî özellikli öykülerdir. Aşkı konu edinen samimi bir ibdaın felsefî çabası, bu kitaba eğilme gereğini kaçınılmaz olarak duyacaktır. Edebiyat alanının bu kitaba ilgisi ise, kendi neliğine verdiği cevapla yakından ilgili olsa gerek.