-Doğrudur, hele benim gibi severse… Yüzünü her hatırladığında, diyorsun. Eğer insanın yüzünü sevdiysen haklısın. Ben insanın kalbine, davranışlarına, samimiyetine âşık olurum, sonra gülüşüne, güzelliğine… İnsan, önce yüzüne âşık olursa gerçek huyunu, haysiyetini öğrenince soğuyabilir ama kalbinin güzelliğine âşık olursa yüz güzelliğini zaten kabullenmiş demektir. Ben birisiyle arkadaşlık edeceksem, sevgili olacaksam onun bedeniyle değil, sadakatiyle arkadaş olurum, sevgili olurum. Ben, onun huyunu, haysiyetini, davranışlarını, sıcaklığını, sevmesini severim. Yani arkadaşım sen değil, sadakatindir.
-Arkadaşım sadakat, diyorsun.
-Öyle, arkadaşım sadakat…
-Peki, çok sevdiğin, güvendiğin birinin yanlışını görsen ne yaparsın?
-Hiç…
-Hiç?
-Hiçbir şey yapmam, uzaklaşırım. İncitmeden, incinmeden sessizce uzaklaşırım.