Osmanlı hanedanının bütün üyeleri, sanatın ve sanatçının destekçisi olmanın yanında sanat üretiminin de içerisinde yer almışlardır. Elinizdeki eserin sahibi, IV.Muradın torunu olan Rezmî de şair ve ressam kimliğiyle ikinci gruba girer. Annesi Safiye Sultana (IV. Muradın kızı) nispetle Safiye Sultanzâde olarak anılan Mehmed Rezmî Bey, sarayda eğitim görmüş ve çeşitli bürokratik görevlerde bulunmuştur. Meslek hayatına silahşor olarak başlayan şair, -muhtemelen bundan mülhem olarak- Rezmî (savaşla ilgili) mahlasını seçmiştir. Ancak mahlasıyla ve aldığı görevlerle tezat bir durum oluşturacak şekilde, bahar ve çiçek tasvirleriyle bezm (eğlence meclisi) anlatılarına şiirlerinde sıklıkla yer vermiştir. Bu yönüyle rezmden çok bezme yaklaşmıştır. Kurguladığı hayalleri, yaşadığı dönemin halk kültürüne ve toplumun gündelik yaşantısına ait unsurlar üzerine inşa etmesi ve bunları yalın, külfetsiz, konuşurmuşçasına rahat bir dille ifade etmesi onun şiir anlayışının en belirgin yanlarından biridir. Divandaki şiirlerin şekil ve içeriğinde görülen bazı eksikliklerden şairin şiirlerini tamamlamak için çok da çaba sarf etmediği, bu yüzden de kimi şiirlerinin eskiz seviyesinde kaldığı anlaşılmaktadır. Bu durum, renkli iç dünyasıyla, estetik yönü güçlü kimliğiyle ve çok yönlü sanatçı kişiliğiyle dikkat çeken, ressamlık ve çiçek sevgisi gibi farklı entelektüel zevklere sahip olan Rezmî için şiir yazmanın da entelektüel bir uğraşı anlamına geldiğini düşündürmektedir.