Biz dervişiz, ölünce diriliriz dedi ve gözlerini kapatıp başını önüne eğdi Şeyh Efendi. Aslında onun bu halini gören de yoktu. Henüz yeni başlamış olan sohbeti sanki nefes almadan dinleyenler, sohbet başladıktan kısa süre sonra dizleri gibi bellerini de bükmüş, kafalarını kalplerine yaklaştırmış, gözlerini kapatmış dinliyor ve içten içe dinleniyorlardı.
Cümleler arasında uzun süren sessizliğin, tane tane anlatılan konuları sindirmek ve kulaklarından kalplerine indirmek için bilinçli bir ara olduğunu biliyorlardı.
Uzun yoldan gelen bu derviş grubu, duydukları her kelimeyi kalplerine yazmak istiyorlardı. Ama bu sefer sessizlik alışık olduklarından daha uzun sürmüştü. Bu nedenle birer birer başlarını belli belirsiz kaldırarak şeyhin kulağına sessizce ama heyecanla bir şeyler fısıldayan kişiyi merak etmeye başladılar...