Yazarlar:Musa Tosun, Mehmet Dinç, Melike Şimşek, Elif Gökmen, Görkem Yararbaş, Nazan Aktaş, İlkay Kasatura, Tuba Topçuoğlu, Gonca Polat, Ömer Miraç Yaman, Lut Tamam, Hakan Karaman, Soner Çakmak, Orhan Gürsu, Kemal Özcan
Bireyin, hayatını kendi iradesi ile devam ettirme özgürlüğünü kaybetmesi şeklinde tanımlanan bağımlılık, tüm dünyayı ve ülkemizi yakından ilgilendiren bir halk sağlığı sorunudur. Dünyada madde kullanım yaşı giderek düşmektedir. Türkiye'nin de genç bir nüfusa sahip olduğu düşünülürse konunun ehemmiyeti ortaya çıkacaktır. Zira gençlik, kişinin bağımlılıklara karşı en savunmasız olduğu dönemdir.
Bağımlılık salt bireysel bir hadise olarak görülemez, toplumu ilgilendiren pek çok yönü bulunmaktadır. Hastanın, sadece tedavi edilerek, ameliyata alınarak, ilaç kullanması sağlanarak iyileştirilmesi mümkün değildir. Günümüzde multidisipliner bir anlayışla, pek çok tıbbî hastalığın etiyolojisi ve tedavisinde sosyal faktörlerin önemi anlaşılmıştır. Bu bağlamda aile bağları ve aile içi iletişim güçlü olmalıdır.
Yapılan çalışmalar madde bağımlılığının, evsiz barksız gençlerde, düzensiz hayat sürenlerde ve sosyal ilişkilerinde yetersizlik yaşayanlarda daha yaygın olduğunu göstermektedir. Durkheim'in vurguladığı üzere sağlıklı bir toplumsal dayanışma, gençlerimizi bağımlılıktan ve bağımlıların bulunduğu ortamlardan uzak tutacaktır.