Sultan Veled der ki: Peygamberlerin her biri, her türlü mucize ve kerametleri tamamen ve mükemmelen göstermeye muktedirdir; fakat onların her biri, zamanın ihtiyacı ve o zamanda yaşayan insanların arzuları ölçüsünde bir mucize göstermiştir.
Meselâ kuyumculuk, ayakkabıcılık, terzilik ve bunlardan başka sanatları da bilen bir kimse, birtakım insanlar için elbise dikince: Bu adam yalnız elbise dikmeyi bilir demezler veya fıkıh ve hey'et bilen hekimliğe vâkıf olan bir bilgin, bir hastayı iyileştirirse, bilgisi bundan ibarettir, denilemez. O, muhakkak zamana, işe ve ihtiyaca göre, bildiği şeylerden yalnız bir tanesini göstermiştir.
Bunun gibi, değirmeni döndüren su için akıllı bir insan: Bu su, yalnız bu değirmeni döndürmeye yarar, der mi? Bu, su bilindiği gibi pek çok işe yarar. Hem çamaşırları arıtır, hem tarlalara ve bağlara tazelik ve canlılık verir, otlar ve çiçekler bitirir. Sadece, bu değirmenin bulunduğu yerde, değirmeni döndürmektedir. Eğer onu bağ ve kırlara doğru bırakırsan aynı su, orada daha başka işler görür.
O halde bir peygamberde de bütün mucize ve kerametler mevcuttur; fakat o, zamanın ve kavminin ihtiyacı kadar mucize ve kerametler gösterir. Öyleyse, bütün peygamberlerde mevcut bulunan mucizelerin ve kerametlerin hepsi, herbirinde ayrı ayrı ve tamamiyle mevcuttur. Yalnız şu kadar var ki diğer mucizeleri de göstermeğe muktedir olduğu halde, bunlardan ancak birini göstermiştir. Daha başkalarını da gösterebilir.