Binlerce yıldır çeşitli coğrafyalarda varlığını çeşitli şekillerde sürdüren baş örtme geleneği, son yüz yılda belirgin bir sorgulama nesnesi ve sorun olarak karşımızda durmaktadır. Meşrutiyet döneminde peçe, Cumhuriyetin ilk döneminde çarşaf, Cumhuriyetin ikinci döneminde ise değişen isimleriyle başörtüsü ve bunları kullanan kadınlar kendilerini farklı sorgulamaların odağında birer nesne olarak bulmuşlar, ortaya çıkan gerilimlerin günah keçileri haline gelmişlerdir.
Bu yüzyılda, sorgulama, yasaklama ve savunma tutumları içerisinde başörtüsü, doğal tarihî sürecinde edindiğinden çok daha fazla anlamı (simgeselliği) oldukça hızlı bir şekilde edinmiştir. Başörtüsüne yüklenilen anlamlar, içinde yaşanılan tarihsellikten ve yüklemeyi yapanların ön kabullerinden bağımsız düşünülemez. Aynı şekilde kutsal metinlerde bir şekilde yer almış olan başörtüsü de kendi tarihselliğinden bağımsız anlamlandırılamaz.
Kutsal metinde yer alan kadının örtünmesi ve bazı davranışları ile ilgili ifadeler, bugün içinde yaşanılan durumun bakış açısıyla yorumlandığında birbirinden çok farklı anlamlar ortaya çıkabilmekte ve bu anlamların söz konusu metnin kendi tarihselliğinde ortaya çıkan anlamlar ile örtüşmediği görülebilmektedir. Örtünmenin (başörtüsünün) zaman içerisinde değişen anlamlarını yakalayabilmek için yapılabilecek en uygun eylemin tarihsel süreçte bir gezintiye çıkmak olduğu söylenebilir. (Arka Kapak)