Tasavvufun menşei konusu oryantalist ilim çevrelerinde bir hayli tartışılmış, bazı araştırmacılar bu doktrinin temellerini Hind, İran ve Grek kültüründe aramıştır. İslam entelektüel geleneğinde inkâr olunmaz bir yeri olan bu akımın müntesipleri ise tasavvufu doğrudan doğruya nebevî ahlâkla irtibatlandırmakta ısrarlı olmuşlardır. Elinizdeki kitap meseleye söz konusu menşe problemi açısından yaklaşmakta ve tasavvufu esas itibarıyla nebevî ahlâkın manevî bir yoğunlaşma eşliğinde yaşanması şeklinde tanımlamaktadır. Tarihî serüveni içinde tasavvufî söylemin yer yer dış kültürlerle de bağlantısı olabileceğini ileri süren yazar, İbn Teymiyye gibi Müslüman âlimlerin konuya yaklaşımını da bu bağlamda değerlendirmektedir.