Ey derviş! ilim, marifet ve ulaştığın, bulunduğun her makamda, akıl ve ilmine güvenmemelisin. Kendini muhakkik bilmemeli ve ad koymamalısın. Kendi başına bir yol tutmamalı, kendi düşüncenle bir yol kurmamalısın. Yani ilim, marifet ve bulunduğun her makamda, peygamberi izlemeli, şeriatten elini çekmemelisin. Çünkü tüm bid'at ve dalâlette bulunanlar, kendi ilim ve akıllarına güvenen âlim ve faziletlilerdir. Onlar biz doğruyuz, diğerleri bâtıldır davasında bulunmuşlardır. Biz muhakkikiz, başkaları ise hayaldedir derler. Senin de kesin olarak bildiğin gibi, herkes hak üzere olamaz. Çünkü hak birden fazla değildir. Herkesin hak üzere olmadığını ve fakat hakikat davasında bulunduklarını öğrendikten sonra, akıl ve ilmine güvenip, kendine muhakkik adını verirsen, söylenilenlerden biri olursun. Ey derviş! Kesin olarak bil ki bu, nefsin gururudur. Sen muhakkiksin, başkaları hayaldedir der. Nefsin gururuna fazla kapılma, zan ve hayalden kurtul, iyi bil ki, bütün sapıklıkların temeli, nefsin isteklerinin Allah'ın rızasına öncelikli tutulmasıdır. Bunu uygun görme! Bu nasihatimi kabul et, ihtiyatı elden bırakma. Yani şeriati bırakma. Çünkü şeriati bırakan kimse mutlaka pişman olur. İhtiyat ve temkini terketmek, sûizandır.