Nicholson´ın İslam düşüncesi hakkındaki çalışmalarının merkezinde tasavvuf yer almaktadır. O´nun tasavvufa ilgi duymasının nedenlerine dair ipuçlarını, İkinci Dünya Savaşı esnasındaki bir radyo konuşmasında bulmamız mümkündür. O, şöyle der: Çok iyi bilindiği gibi, sûfîlerin doktrin ve düşüncelerinin, İslam düşüncesi üzerinde büyük bir etkisi olmuştur. Büyük ölçüde sûfîler, değişik inançlara mensup insanların bulunduğu geniş bir alana yayılmıştır. Onlar, inanç gruplarına karşı, müsamaha ve karşılıklı anlayış ile muamele etmişler ve birbirlerini anlamaya çalışmışlardır. Benim çalışmalarım, böyle bir anlayışın oluşmasına yardım etmişse, yaptığım işler boşa gitmemiştir. Nicholson´a göre tasavvuf, kültürler arası diyalogda birleştirici bir unsur olarak İslâm´ın diğer kültürlere açılan önemli kapılarından birisidir.
Elinizdeki kitapta yazarın, tasavvufun menşei problemi gibi son derece tartışmalı bir konuya hasredilen makalelerine yer verilmiştir. Ayrıca başlı başına bir değer ifade eden ve tasavvufta şahsiyet meselesini irdeleyen ünlü bir çalışması da aynı bağlama oturan bir nitelik taşır.