Kuranın Yahudi ve Hıristiyanlardan Ehl-i Kitap diye bahsetmesi, onların kitaplarının da bazı ilâhî gerçekler içerdiğine işaret etmektedir. Elinizdeki kitap, Yahudilerin ve müsteşriklerin iddialarında olduğu gibi, Tevratın veya Kitab-ı Mukaddesin Kuran için bir kaynak mahiyetinde olduğunu değil, her iki kutsal kitabın da aynı ilâhî kaynaktan neşet ettiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca bu çalışma, hem Tevrattaki lafzî ve mânevî tahrifi delilleriyle göstermekte; hem de bu tahriften kurtularak günümüze kadar gelebilmiş bazı bilgilerin mevcut olduğunu gözler önüne sermektedir.
Her ne kadar Tevrat metninde, okuyanı tevhide ulaştırabilecek bazı ifadeler hâlâ bulunsa da, onu saran beşerî yorumlar buna büyük ölçüde engel olmaktadır. Tevratı, bu yorum ve müdahalelerden koruyacak olan da Kurandır. Zira Kuranın musaddık özelliğinin bir tamamlayıcısı mahiyetindeki müheymin vasfı, bu işlevi yerine getirmektedir. Bu özelliğiyle Kuran, önceki ilâhî kitapların doğru anlaşılmasının teminatıdır. Tevratın Kuran ışığında okunmasıyla, ondaki tevhid unsurlarını ve diğer vahiy mahsulü bilgileri tespit etmek mümkün olacaktır.
Bu çalışmamızda, tahrife uğramamış olması muhtemel ve Kuran esaslarına mutabık olan bilgileri derlemeye çalıştık ve bunun sonucunda gördük ki, Tevratın verdiği bilgilerde Kurana uygunluk arz edenler tahmin edilenden çoktur. Gerek kıssalar, gerek ibadetlerle ilgili hükümler, gerek akaid esasları, gerek cezai hükümler, gerekse ahlâk esasları alanında iki kutsal kitap arasında ciddi ölçüde bir uygunluk söz konusudur.