Osmanlı Devleti'nin tarihi boyunca zaman zaman, kimi geçici, kimi kalıcı iyileştirme ya da yenileme çalışmaları görülmüştür. Bunlann en önemlilerinden biri Sultan 2. Mahmud'un, Yenigeri düzenini ve onunla birlikte geleneksel askeri müzik topluluğu olan Mehterhâneyi 1828'de kaldırıp, yerine Batı tarzı müzik yapacak Müsiki-yi Hümâyünu kurmasıyla gerçekleşen müzik reformudur. Bu topluluktan yetişen sanatçılar, bir yandan geleneksel müziğimizi saptamaya ve geliştirmeye çalışırken bir yandan da Batı tarzının en önemli özelliklerinden biri olan çoksesliliği kendi müziğimize uygulamayı denemişler ve bu yolda, daha 19. yüzyılın sonlarından başlayarak günümüze değin süren çeşitli çalışmalar yapmışlardır. Kuram, yapı ve karakter bakımından birbirinden oldukça farklı bu iki tarzı yeni bir sentezde bir araya getirebilme amacıyla çeşitli kişiler tarafından çeşitli öneriler ileri sürmüş, denemeler yapılmıştır. Türk müziğindeki kargaşa ve kaosu kendine dert edinen ve yarım asırdan fazla bir süredir, gerek söz ve besteleriyle, gerekse nazari bakımdan ortaya koyduğu düşünceleriyle tanınmış olan Prof. Yalçın Tura, bu çokseslilik tecrübesine hem fikri, hem de tarihi noktalardan ışık tutuyor. Kendisinin yine yayınevimizce neşredilmiş olan amiral gemisi mahiyetindeki eseri Türk Mûszkisinin Mes'eleleri'nin ardından, onun mütemmim cüzirnahiyetindeki bu eserle müziğimize gönül vermiş herkesin, iki asırdır devam eden tartışmalarda zihinlerine ışık, gönüllerine ferahhk duygusu veriyor.