1920den 1998e gelinceye kadar, Türkiyede din eğitimi sorununun yeterli ilgiyi görmediği, yeteri kadar bu meselelere imkan ve zaman ayrılmadığı ileri sürülemez. Ancak din eğitimi ve öğretimi alanında yapılan yapısal ve işlevsel çalışmalara bakıldığında, siyasi ve ideolojik yaklaşımların ağırlık taşıdığını görüyoruz. Halbuki eğitime ve özellikle din eğitimine siyasi anlayışlara göre çözümler üretmek yerine, dinin fert ve toplum hayatındaki vazgeçilmez yerine, islam dininin, milletimizin, kültür ve medeniyet hayatındaki etkisine yalnız tarihi açıdan değil, aynı zamanda günümüzdeki işlevine göre bakmak ve ona göre örgün ve yaygın eğitimdeki yerini belirlemek daha gerçekçi bir yaklaşımdır.