Kur'ân-ı Kerîm'e göre vahiy, insanlığın yolunu aydınlatan ilâhî bir ışıktır. İnsanoğlu ancak bu ışık sayesinde Yaratıcısı'nın kudretini, yüce sıfatlarını, kâinattaki mutlak hâkimiyetini idrâk edip dünya ve âhirette mutluluğu elde edebilir. İnsanın, vahyin muhtevâsına konu olan hususları yani dinî inanç ve amellere âit meseleleri aklıyla ve bilimin verileriyle keşfetmesi mümkün değildir. Çünkü vahiy hem muhtevâ hem de özel bir iletişim yolu olarak madde ve duyular üstü bir nitelik arzetmektedir.
Bu yüzden Allah Teâlâ insanoğlunun ihtiyaç duyduğu vahiy muhtevâlarını, peygamberleri aracılığıyla onlara ulaştırmıştır. Ama ne yazık ki peygamberlerin hitâbına mazhar olan insanlar, çok geçmeden bu vahiyleri bazı şahsî menfaat ve ihtirasları yüzünden ilâhî irâdenin dışına çekerek yozlaştırmışlardır. Ancak her defasında Yüce Allah, insanlar tarafından tahrif edilen ve yozlaştırılan vahiy muhtevâlarını yeni bir vahiy ve peygamber göndermek sûretiyle düzeltmiş ve bu durum Kur'ân vahyinin indirilişine kadar böylece devam etmiştir.