Günlük meselelere duyulan yoğun ilgi, çözüm peşinde koşmaya yöneltir insanı; olgular merkeze alınır, çözüm yakına çağırılır. Bu durumu tek başına ele alarak entelektüel doyumun karşısına oturtmak ve yetersizliğe işaret etmek doğru olmaz.
Çünkü olguların dinamizmi ve hızıyla gündemde, yoğun eylemlerin merkezde olduğu hallerde salt kavramları odağa alarak düşünmek, mesele durumundaki meseleden kaçmanın bir yolu olarak kalma tehlikesini barındırır. Olgunun sizi kendine çekmesi doğaldır, çekimin girdapla sonuçlanmaması sizin elinizde.
Bu kitap, olgular üstünde odaklanarak düşünmenin, kavramlardan yola çıkarak düşünmeye yeğlendiği bir dönemde yazıldı.