Seneler önceydi...
Bir taşın arkasında saklanmıştım. Evet, tam on iki yaşındaydım. O günü hiç unutmadım. Bilmem ki şu çektiklerim o günün kefareti mi? Sadece saklanmıştım, bir de bakakalmıştım: Bir baba, bir küçük kız ve bir de kazılmış çukura... Hem neye bakıyordum ki? Küçük bir kızın gömülmesine mi, yoksa toprağa çoktan gömdüğüm vicdanıma mı? Kapattım kulaklarımı semaya yükselen kızın çığlıklarına...
Ah duymaz olaydım!
Önce Babaaaa... diye bir çığlık attı. Zaten onu gömen babası değil miydi? Sonra Anneeee.. diye bir çığlık. Etrafta kimseler yoktu, onu duyan da. Ve sonra Kardeşiiim... diye bir ses gelmezmi? Bana mı seslenmişti? Hayır! Hayır!
Devamı kitapta. Çok sürükleyici....