Türk edebiyatının ilk natüralist ve tezli romanı olan Zehra, aynı zamanda ilk psikolojik roman denemesidir. 1894 yılında Servet-i Fünûn Dergisi'nde tefrika olarak yayımlanan romanda Nabizâde Nâzım, dönemin özelliklerini, sosyal çevreyi, insan karakter ve tiplerini oldukça başarılı bir şekilde yansıtmıştır. Romanın ana karakteri Zehra aşırı kıskanç ve huysuz bir kadındır. Babası onu Suphi Bey ile evlendirdikten sonra Zehra'nın kıskançlık krizleri bitmek bilmeyen sorunları peşinden getirir. Bu vakitten sonra yaşanan her olay bir aile faciasının görüntüleridir. Karakterlerin ruh hallerini nispeten ayrıntılı bir şekilde tahlil eden romanda yalnızca bir hikâye değil, aynı zamanda dönemin İstanbul'u da vardır. Roman, okurunu Beyoğlu'nun, Boğaziçi'nin, Bulgurlu'nun sokaklarında o zamanın saatiyle yürümeye, o zamanın insanıyla hemhâl olmaya davet ediyor.